Türk Dil Kurumu sözlüğünde kaygı/anksiyete için üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa olarak geçmekteyken, başka bir Türkçe sözlükte ise endişe ve üzüntüyle karışık düşünce, gam, tasa, kasavet olarak anlam verilmektedir. Ruh Sağlığı Sözlüğünde kaygı/anksiyete için; nedeni açık olmayan korku ya da giderilemeyen isteklerden doğan sıkıntı… Güvensizlikten doğan tedirgin edici duyguyu dile getirir denmektedir. Endişe terimi bir kötülük olasılığından dolayı korkmayı ifade eder. Ruh biliminde korku terimiyse sebebi bilenen durumlarda kullanılır. Kaygıysa korkudan farklı olarak sebebinin belli olmamasıyla ayrılır. Yani bizi korkutan şeyi açık ve seçik olarak bilirken kaygılandıran şey için aynı şeyi söyleyemeyiz. Psikologlara göre kaygı; sorunun ne olduğunu bilmeden hissedilen belli belirsiz bir korkudur. Kaygı için psikologların başka bir tanımlamasında; akıldışı, korkunun bir nesnesinin olmasına rağmen bu nesne bazen bir insan bazen bir olay olabilmekteyken kaygıda bu nesne görülmez.
Bilmediğimiz, farkında bile olmadığımız bir şey nasıl oluyor da bizi kaygılandırabiliyor? Bu sorunun cevabı psikologlarca kaygının/anksiyetenin oluşum teorileriyle cevaplanmaya çalışılıyor. Psikoloji denilince akla gelen ilk isim Freud kaygıya/anksiyeteye yönelik üç teori ileri sürüyor. İlk olarak bastırılan libido, buna ruhsal enerji diyebiliriz, enerjisinin dışavurumu olduğudur. Freud’un ikinci teorisine göreyse kaygı/anksiyete doğum yaşantısının tekrarını temsil ettiğidir. Bu nokta da Doğum Travmasına özel bir önem atfeden aynı zamanda Freud’un öğrencisi olan Otto Rank’ı hatırlamak uygun olacaktır. Üçüncü olarak kaygı/anksiyete bir sinyaldir/ikazdır. Daha derinlerdeki bir sorunun farklı bir dilde hayat bulması gibi. Bu noktada zihnimizin bilinçli ve bilinç dışı alanlarının faaliyetleri önem kazanmaktadır. Yaşadığımız dünya irade ve sorumluluk noktasında bize önemli görevler yükler. İşe ya da sınava geç kalmamak için akşam yatma saatinizi ona göre belirlemek, yetiştirmeniz gereken çalışmanızın zamanlamasını ona göre yapmak, birçok detayı sırasıyla işler ve hazır hale getirmek. Bunca sorumluluğun olduğu dünyada hiç haberimizin olmadığı ve bizi etkileyen bir şeyin olması ürkütücüdür. Bilinmeyen bu şey bazen bizi öyle bir hale getirmektedir ki kitlenip kalırız. Acaba gördüğümüz dünyanın dışında en az onun kadar bizi etkileyen başka bir dünya/bilinç durumu olabilir mi? Sorunun cevabı bilinçdışı olarak verilebilir. İşte kaygının reel dünya mantığıyla anlaşılamaması sadece etkilerinin gözlenmesi bu tanımın bizim pekte farkında olmadığımız bir dünya olan bilinçdışımıza ait olmasındandır.
Mentaliz Psikolojik Danışmanlık Merkezi Konya