Takıntı için sözlükte; inatçı bir şekilde zihne musallat olan ve kaygı uyandıran düşünce, şeklinde bir açıklama yapılmaktadır. Başka bir yerde takıntı, obsesyon kompulsiyon; zihne bir anda davetsiz bir misafir şeklinde gelen ve istenmeyen sıkıntı yaratan her türlü düşünce davranış ve duyguya verilen isimdir, denilmektedir. Obsesyon-kompulsiyon, takıntı bir kez aklımıza geldiğinde dikkatimizi ele geçirir, başka bir şey düşünmemizi ya da odaklanmamızı oldukça zorlaştırır. Bir şekilde dikkatimizi takıntımızdan uzaklaştırsak bile takıntının tekrar tekrar akla gelmesiyle rahatlama hissi sadece anlık olur. Takıntılar genellikle ahlaki değerlerimize, kişiliğimize, inancımıza, ideallerimize uygun olmayan düşünceler, duygular barındırabilmektedirler.
Birçok kişi takıntı ve zorlantıdan sıkıntı çekmesine rağmen obsesif-kompulsif bozukluk toplumda yüzde birlik ya da ikilik bir kısmında ciddi anlamda sıkıntı olmaktadır. Psikologlara göre kaygı bozukluğu yaşayan yüzde doksanlık büyük bir kesiminde hem takıntı hem de zorlantı birlikte görülmektedir. Obsesyon-kompulsiyon yaşayan kişilerin üçte ikisinde, birden fazla takıntı olduğu yapılan araştırmalar tarafından ortaya konmaktadır.
Takıntı hangi hallerde patolojik olmaktadır? Takıntıyı bir tutku, coşku ya da meşguliyet olarak niteleyebilmekteyiz. Yaptığımız bir iş veya hobimizi, uğraşımızı bize dışarıdan bakan biri tarafından fazlasıyla meşgul oluyormuşuz gibi görünse de obsesyon olmayabilmektedir. Dilimize pelesenk olan; takıntılı olmak, takıntılı sevmek, takıntı haline getirmek ya da çok takılıyorsun, söyleminde olduğu gibi takıntının ruh sağlığındaki anlamındakinden farklı olduğunu göstermektedir. Klinik psikologlara göre bu tür faaliyetlerde uğraşımızın bizde oluşturduğu mutluluk hali ya da haz alma hissi obsesyonda olmamaktadır. O zaman bu meşguliyetin diğerlerinden bir farkı olması gerekir ki bu fark rahatsızlık kelimesiyle anlatılabilmektedir.
Takıntı ya da obsesyon-kompulsiyon olarak adlandırdığımız psikolojik rahatsızlığın saplantı haline getirdiğimiz uğraşılarımızdan en büyük farkı; istenmeyen, hoş karşılanmayan, kontrolümüz dışında kısa sürelerle tekrar eden rahatsızlık veren konular hakkındaki düşüncelerimizi veya hislerimizi barındırıyor olmasıdır. Kontrolümüz dışında olması demek; zihnimize istemesekte gelmesi ve zihnin bu duygu ya da düşünceyi nötralleştirmesi için yoğun çaba harcaması anlamına gelmektedir. Bir davranışın, duygunun ya da düşüncenin obsesyon olabilmesi için ne sıklıkla bizi rahatsız etmesi gerekmektedir? Klinik bulgular bunun takıntıyı gün içinde bir saat ve üstü olarak deneyimlemek olduğunu göstermektedir. Takıntıyı bir saat ve üzeri bir zamanda deneyimlemek ya da düşünmek, takıntının bize verdiği kötü, istenilmeyen histen kurtulmak için yapmak zorunda hissettiğimiz -psikologlar buna nötralizasyon eylemi demektedir- ve giderek ritüel halini alan ne kadar eylem ve faaliyet varsa bunların tümüne birden obsesyon-kompulsiyon, takıntı-zorlantı denilmektedir. Devam eden yazılarımızda takıntı türleri, takıntının hangi vakalarda nasıl gözlendiği gibi ayrıntılı açıklama vermeye çalışacağız.
Mentaliz Psikolojik Danışmanlık Merkezi Konya