Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) : Dikkat, konsantrasyon, hareketlilik ve dürtü kontrolü alanlarındaki sorunlarla karakterize olan Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk çağının en sık görülen psikiyatrik bozukluklarındandır. Mentaliz psikoloji (DEHP) için danışanlarına psikolojik profesyonel terapi hizmeti vermektedir.
(DEHP) tedavi edildiği zaman sağlanan belirgin düzelme, tedavi edilmediğinde psikiyatrik ve sosyal sorunlara yol açması, zaman ilerledikçe hastalığın tanınmışlığının artmasına rağmen etiyoloji ve patofi zyoloji hakkındaki kısıtlı bilgiler hastalığa olan ilgiyi artırmaktadır. DEHB ilk olarak, 1902 yılında George Still’in İngiltere’deki bir konuşması sırasında, aşırı hareketli, konsantre olamayan, öğrenme güçlükleri ve davranım sorunları gösteren çocuklarda “ahlaki kontrolün ileri düzeyde yetersizliği” olarak tanımlanmıştır. 1930’lar-da benzer özellikler gösteren çocuklar “organik dürtüsellik” olarak tanımlanmış ve psikostimulanların ilk denemeleri 1937’de Charles Bradley tarafından uygulanmıştır.. I. Dünya savaşında ensafalitis laterjika salgınından sonra, bir kısım çocuk ve ergenlerde aşırı hareketlilik, koordinasyon bozukluğu, öğrenme güçlüğü, dürtü denetim sorunları ve agresyonla karekterize postensefalitik davranışsal sendrom tanımlanmıştır.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Sıklık ve Yaygınlık
DEHB, göreceli olarak sık görülen bir bozukluktur ancak yapılan çalışmalardaki farklı yöntem ve tanı koyma ölçütleri nedeniyle sıklık ve yaygınlık konusunda kesin bir görüş birliği yoktur. Okul çağı çocuklarının %2-12’sini etkileyen bu bozukluk için de diğer birçok gelişimsel psikiyatrik bozukluklar gibi kesin tanı koydurucu bir test bulunmamaktadır. Kültürlerarası çalışmalarda ABD’dekilere oranla daha düşük yaygınlık bulunmuştur. Erkeklerde sıklığı kızlardan fazla olup, erkek/kız oranı 3-5/1 arasında bildirilmektedir. Kızlarda DEHB’nun daha çok dikkatsizlik ve bilişsel zorluklarla seyretmesi, dürtüsellik ve saldırgan davranış sorunlarının daha az olması nedeniyle, gözden kaçtığı ya da önemsenmediği düşünülmektedir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Etiyoloji ve Patogenez
DEHB’nun etiyolojisi tam olarak bilinmemektedir. Diğer psikiyatrik hastalıklarda da olduğu gibi biyo-psiko-sosyo-kültürel nedenlerin DEHB’nun ortaya çıkmasında rol oynadığı düşünülmektedir.
Genetik Etkenler: Aile, ikiz, evlat edinme ve segregasyon analizi gibi çalışmalar yapılmasına karşın, genetik geçiş şekli hakkında kesin bilgi edinilememiştir. DEHB, klasik Mendelian kalıtım paterninden farklı, birçok genin birbirleri ve çevreyle etkileşimi sonucu oluştuğu varsayılan karmaşık genetik bozukluktur. Bunlardan en fazla üzerinde durulan ve olumlu bulguların elde edildiği genler DRD4 (D4) ve DAT1 genleridir. Burada tartışma konusu olan, DEHB’nun etiyolojisinde bu genlerin mi gen-çevre etkileşiminin daha ön planda olduğudur. DEHB tanılı olguların yakın akrabalarında DEHB görülme riski % 10-35 arasında değişmektedir. DEHB olgularının kardeşlerinde DEHB görülme riski % 32 civarındadır. Anne babasında DEHB olan çocuklarda ise bu risk % 57’lere çıkmaktadır. İkiz çalışmalarında da DEHB’nun kalıtsal özelliği vurgulanmıştır. Tek yumurta ikizlerinde DEHB konkordansı % 50-84, çift yumurta ikizlerinde ise % 30-40 olarak bulunmuştur.
Nörogelişimsel etkenler: Çok sayıdaki beyin görüntüleme çalışmalarından elde edilen en önemli sonuçlardan biri, DEHB’lu olguların frontal bölge glukoz kullanımlarının düşük olmasıdır. Ayrıca, korpus kallozum, nükleus kaudatus, globus pallidus ve putamen gibi beynin çeşitli bölgelerinde farklılıklar bulunmuştur. Örneğin korpus kallozumun bazı bölgelerinin normalden küçük, nükleus kaudatusun ise normal asimetrisinin olmadığı, kanlanması ve metabolizmasında düşüklük tespit edilmiştir. Yine, DEHB’li olgularda globus pallidus hacmi küçük bulunmuştur. Obstetrik komplikasyonlar, prematürite, Frajil X gibi genetik anormalliklar, hamilelikte sigara, alkol, uyuşturucu gibi maddelere maruz kalma gibi prenatal ve perinatal dönemdeki çevresel etkenler de DEHB oluşumunu kolaylaştırabilir. Ülkemizde yapılan bir çalışma anne sütünün DEHB için koruyucu olabileceğini göstermiştir. Anne-baba-çocuk ilişkisinde ve aile işleyişindeki bozuklukların da DEHB etyolojisinde rol oynadığı belirtilmiştir. Konya’da destek alan danışanlarımızda gözlemlediğimiz sonuçlardır.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Klinik Özellikler
DEHB’da klinik belirtiler dikkat, konsantrasyon, hareketlilik ve dürtü kontrolü alanlarındaki sorunlarla karakterizedir. DSM-IV tanı ölçütlerine göre, tablodaki 9 özelliğin 6’sının bulunduğu durumlarda DEHB tanısından söz edilebilir. Bu belirtilerin ne zaman başladığı ve ne kadar süre devam ettiği önemlidir. DEHB olan bireyler genellikle 7 yaşından önce belirti verirler ve bu belirtiler en az 6 aydır mevcuttur. Ayrıca sorunların hangi ortamlarda olduğu da araştırılmalıdır. DEHB tanısı koymak için, sorunların en az 2 farklı ortamda ortaya çıkması gerekmektedir.
DEHB olan bireyler üç grupta incelenirler:
A. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Bileşik Tip
B. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Dikkatsizliğin Önde Geldiği Tip
C. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Hiperaktivite-Dürtüselliğin Önde Geldiği Tip
Aşırı Hareketlilik: Hareketlilik çocukluk döneminin normal özelliklerindendir. Hareketliliğin yaşıtlarına göre belirgin olarak fazla olduğu, bu davranışların oyun, anaokulu, okul gibi günlük işlevlerde, arkadaş, aile ve/veya öğretmenler için sorun oluşturduğu yani çocuğun işlevselliğini etkilediği durumlarda aşırı hareketlilikten söz edilebilir.
Dikkatsizlik: DEHB’li çocuklar dikkatlerini bir noktaya toplamakta zorluk yaşamaktadırlar. Ayrıca, dışardan gelen uyaranlarla dikkatin kolayca dağılması, düzenini sürdürmede zorlanma, eşya ve oyuncakları sık sık kaybetme, aldığı sorumluluk ve görevleri unutma gibi belirtiler de dikkat problemlerine işaret ederler.
Dürtüsellik: Sırasını beklemede zorlanma, isteklerini erteleyememe, daha soru bitmeden yanıt verme, acelecilik, başkalarının sözlerini kesme gibi davranışlar ve bu davranışlar sonucu çocuğun işlevselliğinin olumsuz yönde etkilenmesi durumu, dürtüsellik sorunlarını düşündürmelidir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Değerlendirme
DEHB klinik bir tanıdır. Klinisyenin tanı araçları aile ve çocuk ile yapılan görüşmeler, klinik gözlem, fizik ve nörolojik muayene, davranış değerlendirme ölçekleri ve bilişsel testlerdir. DEHB tanısı koymada hiçbir organik ve psikolojik değerlendirme, ayrıntılı alınan bilgiler eşliğindeki klinisyen kararı kadar değerli değildir.
DEHB tanısı olabildiğince fazla kaynaktan bilgi alınarak konmalıdır. Çocukla yalnız görüşme, anne-baba-çocuk görüşmesi, anne-baba görüşmesi, öğretmen ve okulun rehberlik birimleri, çocuğu iyi tanıyan yakın akraba gibi kaynaklardan bilgi alınabilir. Anne-baba, çocuk ve öğretmen tarafından doldurulan çeşitli test ve ölçeklerin doldurulması DEHB tanısı koymaya yardımcı olan işlemlerdir.
DEHB belirtilerinin sorgulanması amacıyla, çoğu zaman anne-baba ve öğretmenlere yönelik olarak hazırlanmış soru formu ve ölçekler kullanılmaktadır. Achenbach Çocuk Davranım Değerlendirme Ölçeği, Conners Değerlendirme Ölçeği ve Pelham’ın Yıkıcı Davranış Bozuklukları Ölçeği bu amaçla en sık kullanılanlardır.
Görme ve işitmenin değerlendirildiği laboratuvar testleri bazı olgularda faydalı olabilir. Kantitatif EEG’nin (Q-EEG), DEHB alt testlerini belirlemede yardımcı olabileceği bildirilmektedir. Çocuğun bilişsel ve zekâ seviyesini tespit etmede WISC-R testi yardımcı olabilir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Komorbidite ve Ayırıcı Tanı
Okul öncesi dönemde en zorluk çekilen ayırt edici tanı sorunu normal çocukların hareketliliği ile DEHB olanların ayırt edilmesidir. Pek çok anne-baba çocuklarını dikkatsiz ve aşırı hareketli olarak tanımlar. Gerçek DEHB olan çocukların bu yakınmaları süreğendir. Bu çocuklar her zaman ve her yerde benzeri türde davranışlarda bulunurlar. Mental retardasyonu olan çocuklarda DEHB’a sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu çocuklarda DEHB tanısı ancak dikkatsizlik ve hiperaktivite belirtileri o zekâ yaşından beklenenden çok daha fazla ise konmalıdır. DEHB olmadığı halde kendi kapasitesinin altında veya üstünde eğitim olan mental retarde çocuklarda da DEHB belirtileri görülebilmektedir. Dikkat eksikliği dışında okuma ya da matematik alanındaki beceri yetersizliğine bağlı oluşabilen farklı tiplerdeki öğrenme bozuklukları (ÖB) da DEHB’den ayırt edilmelidir. ÖB genellikle çocuğun okuma, yazma veya matematik gibi özgül bir alanda zekâ düzeyin altında başarı göstermesidir. DEHB’li çocuklarda ise öğrenme ve okul başarısında özgül bir alanda olmaktan çok genel bir etkilenme söz konusudur. ÖB olan çocuklar uygun eğitim ve yeterli yardım almazlarsa okulda huzursuzluk, dikkatsizlik ve motivasyon eksikliği yaşayabilirler. KOKGB ve davranım bozukluğu, DEHB ile çok sık birliktelik göstermektedir. Bu bozuklukların tek başlarında görüldüğü durumlarda ayırıcı tanı yapmak önemlidir. Davranım Bozukluklarına huzursuzluk ve dikkatsizlik eşlik edebilir. Ancak genellikle DEHB’deki davranış problemleri ayrı bir tanı almayacak kadar hafiftir. DEHB’den ayrılması gereken diğer bir bozukluk da uyum bozukluğudur. Uyum bozukluğunda süre genellikler altı aydan kısadır ve başlangıcı yaşamın daha geç dönemlerinde olur. DEHB’de ise belirtiler genellikle daha erken yaşlarda başlar. Manik-depresif bozukluk da DEHB ile karışabilmesine karşın, dönemsel olması ve genellikle geç çocukluk ve ergenlikte başlaması ayırıcı tanıda önemlidir. DEHB’nin neden olduğu akademik ve sosyal problemler aile, okul ve arkadaş ilişkilerinde sorunlara, bu durumda çocukta benlik saygısındaki düşmeyle birlikte depresyon gelişmesine neden olabilir. DEHB’a ikincil olarak ortaya çıkan bu depresyon hareketlerde azalmanın olduğu birincil depresyondan ayırt edilmelidir. Ayrıca çocukluk çağı depresyonlarında her zaman hareketliliğin azalmayıp, irritabilite ve huzursuzluğa bağlı olarak artabileceği de akılda tutulmalıdır. Anksiyete bozuklukları ve depresyon aşırı hareketliliğe ve dikkatin kolay dağılmasına neden olabilir ancak anksiyete ve depresyonun kendine özgü belirtileri vardır. Absans nöbetler DEHB’na eşlik edebildiğinden ya da DEHB’na benzer belirtiler sergileyebildiğinden ayırıcı tanıda göz önünde bulundurulmalıdır.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Tedavi
DEHB, çocuğun işlevselliğini birçok alanda etkilediğinden tedavisi de kapsamlı olmalıdır. DEHB’a karakterize olan davranışsal, bilişsel, sosyal ve ailesel alanlardaki sorunları çözmek tedavinin ilk hedefidir. İyi bir tedavi; ilaç, psikoterapi ve psikososyal tedavileri kapsar. Aile terapisi, gevşeme tedavileri, vitamin tedavileri, diyet ve “biofeedback” gibi teknikler çeşitli çalışmalarda bildirilmekle birlikte sistematik olarak araştırılmamıştır. Psikososyal girişimler aile, okul ve çocuk odaklı olabilir. Aileye yönelik girişimlerde DEHB ile ilgili bilgilendirme önemlidir. Aile içindeki patolojik dinamiklerin farkındalığının sağlanmasıyla olumsuz ruhsal kısır döngünün önüne geçilir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Terapi
Konya’da dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda psikolojik destek için Mentaliz Psikoloji ile iletişime (RANDEVU – WhatsApp – Bize Yazın ) geçerek uzmanlarımızdan profesyonel yardım alabilirsiniz.
Bağlantılar:
- Konya Psikolog Yorumları
- Çocuk ve Ergen Terapisi Konya
- Konya Selçuklu Psikolog
- Konya en iyi Psikolog Doktorları